13 Kasım 2010 Cumartesi

küçük abaza

galiba aşık olduğumda çok fazla ilgi gösteriyorum... ilgimin karşılığını bire bir alamadığım an da çocukluğum tutuyor. kendi kendime diyorum ki; acaba beni başından savmaya mı çalışıyor?

birde sinir oluyorum kızlar neden kendilerini umursamayan erkeklere aşık olurlar? seveni sikerler, sikeni severler... halbıki ben hem sevmek hemde sevilmek istiyorum.

dun dudaklarımdan şu cümleler döküldü... "peki tamam, sana güveniyorum." bakalım ne olacak sonucu, meraklar içerisindeyim. normalde yapmayacağım şeyler yapabilirim şu an. çünkü; güvendim ve kalbimi açtım sonuna kadar.  mesela eve gittiğinde görmesi için facebookuna bir sürü tatlı mesaj attım o kıza. ne düşünecek acaba? merak ediyorum ne yalan söyleyeyim :) normalde yapmazdım. çünkü küskünüm kadınlara. ama bir şans vermem gerektiğini düşündüğüm biri var hayatımda.

bu kişi özel birisi. çünkü benim için küçük şeyler yaptı. benim için önemli olan şeyler. mesela dolabımda bana hazırladığı üzerinde fotoğraflarımız olan bir pano var. emek harcadı benim için. bir karşılık beklemeden. ve şimdi bende onun için kimseye davranmayacağım gibi davranıyorum. benim için özel olan bir kadına nasıl davranırsam onada öyle davranıyorum. çünkü onu hem seviyorum hemde gün geçtikçe (biraz geç te olsa) tanımaya başlıyorum. ne kadarda bana benzeyen yönleri varmış. bazen hayretler içerisinde kalarak öğreniyorum onu. kolay kolay insanlarda bulunmayacak özellikleri, belkide bakmayı bilmediğimden,  bu kadar geç görüyorum.

garip değilmi; önce sevmiş sonra tanımaya başlıyor olmam... kalbim aklımdan ne kadar da ayrı. beni dinlemiyor.

bir yandan da merak ediyorum, acaba ilk başta ona şimdi davrandığım gibi davransaydım ne olurdu diye...korkuyorum çünkü... sanki ben kalbimi açsaydım şimdiye kalbi kırık dolaşıyor olurdum diye...

kötü yönleri de var tabiki... ama zamanla törpülenebilecek cinsten olduğunu düşünüyorum. genede etraftaki çoğu kızla kıyaslanamayacak kadar iyi.

birde ona "aşkım" diye seslenmeyi çok istiyorum. bu aralar hep dilimin ucuna geliyor ama söyleyemiyorum bir türlü. böyle boğazımdan aşşağı yutkunmak zorunda kalıyorum. aşkım diyebilsem ona keşke... sarılsam söyle bi ruhum ruhuna dolansa... tüm bedenini hissetsem bedenimde, bir koklayıp içime çeksem kokusunu hiç bırakmamacasına. sonrada fısıldasam kulağına; "aşkım seni seviyorum" diye...

gönül isterki bunları buraya yazacağıma yapayım... hani bu abazalığın dile vurması gibi birşey; yaşayamamaktan yazıya vurdum bende kendimi... o yüzden kendime küçük abaza diye isim taktım şu an, ve bunu bu yazının başlığı yapmaya karar verdim.

birde yatmadan önce ufak bir dilek tutacağım... "ah bebeğim, gözlerini aç ve sana ne teklif ettiğimi anla... basit bir öc alma dürtüsü yüzünden beni kaybedeceksin. gözünü aç. aç ve bana gel, saçmalamayı bırak. (Senin için ölürüm dedi. Benim için zaten öldün dedim. Cesedini alıp çıktı.) "benim için zaten öldün" de geç. illaki o "senin için ölürüm" lafını duymak zorunda değilsin. başkasının acısını benden çıkartma. seni seviyorum."


nokta

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder