19 Kasım 2013 Salı

Kısıtlanmak, Daralmak... İnsan olmaya çalışmak... Ve AŞK yapmaya uğraşmak.

Senden sonra aşık oldum belki ama aşkı yaşamadım tekrardan. Açıkcası yaşamak istemedim önceleri. Sonradan ise; istesemde istemesemde pek farketmiyordu. Çünkü Aşk yoktu hayatımda ve ben bununla barışıktım.

Hala da barışığım açıkcası. Aşık edemedi hiçbir kadın beni kendine. Önceleri ben pek yanaşmadım güzel sözler söyleyenlere. Açıkcası sonraları da vazgeçtiler. Ki mutluydum bunun böyle olmasından her ne kadar kendime açık açık söyleyemesemde. Çünkü artık gerçeği istiyorum.

Güzel bir baba olurdum diye düşünüyorum. Çocukları çok severim çünkü. Onlarla oynamayı. Öğretmeyide severim, Herkese, Türlü türlü herşeyi...

İsterimki, çocuğuma olan aşkımı aşkım dediğim kadın bile kıskansın. İsterimki, küçük meme kendini ARTIK İYİ HİSSETSİN (Bir memesi daha küçüktür kadınların diğerine göre). Eve geldiğim zaman, gündelik sıkıntılarımı birkaç saniyeliğine unutup sevdiğim kadına sarılabileyim. Tamam belki sarılmam her zaman ama bir "hoş geldin" sözünü duyayım. Dikkatim dağılsın işte birkaç saniyeliğine bile olsa.

Bazen diyorum, şöyle bir keyifle uzansam ve sıcacık suyla ayaklarımı yıkasa sevdiğim kadın. (ne kadar da gerici hissettiriyor bunu söylemek... Toplumun bize baskıladığı yargılardan olsa gerek) Sonra bende onunkini yıkasam. Utanılacak bir şey olmasa bu aramızda... utanılacak bir şey olmasa...

Sokağa çıksak... Taksime belki... Sevdiğim kadını omuzlarıma alsam, hakettiğini düşündüğüm yere daha yakın tutsam onu... Yorulana değin... Utanılacak birşey olmasa bu... Kötü kötü bakmasa keşke insanlar...

Sonra sevişsek mesela. Daha doğrusu AŞK yapsak. Kendi geyiklerimiz olsa, sadece ikimizin bildiği. Onları fısıldaşıp gülüşsek. Zordur AŞK yapmak. Boşalmak kolaydır da, Zordur aşk yapmak... Herkes yapamaz. Üstelik herkesle de yapılamaz.

Hissetmektir çünkü; öpüşürken kendi dudaklarını onun dudaklarından hissedebilmektir. Onun sinir sistemine tecavüz edip, yada hackleyip, onun hissettiklerini paylaşmaktır AŞK yapmak. Empatiyi bis sonraki adıma taşımaktır. Çükün kukuya girip çıkması değildir sadece.

Erkekler ilginç yaratıklar, yaradılışları gereği. İçgüdüsel olarak sürekli boşalma isteği içerisindeler. Vücutları dur durak bilmeden sperm üretiyor ve fazla olan yükün boşaltılabilmesi için çeşitli kimyasal değişimlere uğratıyor bünyeyi.... Sabah ereksiyonunun hastasıyım. Efsane bir his :)

Kürtaj yasak olmamalı... Yasak olursa, bu bağlamda mastrubasyon sonucunda ölüme giden spermler de cinayet sayılmalı. Nereden bakarsan bak %50 insan sayılırlar eğer kürtaj yasak ise... Her iki sperm 1 insan eder diye düşünürsek (ki kadınların teorik olarak erkekler olmadan da çocuk yapabilmeleri mümkün, aynı teze dayanarak konuşuyorum) erkekler cehennemin dibini boylamalı.

İstemem böyle olmasını. Yazık olur bunca erkeğe...

Kendimizi kısıtlıyoruz ey dostum. Gündelik yaşam, yaşadıklarımız, dayatılan düşünceler bir kapana kısıyor bizi. Ahlak kuralları falan; işte tüm bunlar olmak istediğimiz insan olmamızı zorlaştırıyor. Yaşamak istediğin her ne ise, rahat rahat yaşayamıyorsun. Dibine varana kadar inemiyorsun... Herkesten önce belkide sen kısıtlıyorsun kendini. Anlıyorsun işte ne demek istediğimi..

Az düşünüp çok yazıyorum... Gündelik kavgalarım yüzünden... Onları çok düşünmeye mecburum. Ancak bilmem kaç ayda bir vakit buluyorum da bir şeyler karalıyorum buraya (aslında karalamıyorum belkide maviliyorum çünkü yazı rengim mavi)... Aslında yazacak ne de çok şey var... Yazdıkça temizlenmiş hissediyorum kendimi. Günah çıkarır gibi. Çok mutluyum bu sebepten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder