12 Aralık 2010 Pazar

yoğurt kabına art-tırdım

gel gitlerim var duygusal olaraktan... ilk defa bir konuyu konuşmaya karar verdim, önemli olabilir diye. ama onun dışında ne yalan söyleyeyim batmıyor pek te konuşmuyor olmamız. iyi böyle. yok ben kendimi biliyorum konuşmaya başlayınca kötü oluyor, uzun uzun konuşuyorum sıkıyorum falan, gerek yok. ama bu düşüncem 2 gün sonrada değişebilir.. gel gitlerim var.

neyseciğime sevgili blog. guruptan ayrıldım. söyle bir düşüncem var ki; gidene kal demem. çünkü bu iş gönül işi, gönlü olmayan adamı neyleyeyim?
armana ayrı sinir oldum, yok efendim neymiş ruh yokmuş. sektör git diyorum. ruh yoksa ne sikime duruyosun gurupta? hayır bağlılıktan falansada sektör git. ruhu bozuyosun. yokluğun yarar varlığın zarar bi durumda kalıpta ne diye beni meşgul ediyorsun? çok malca. neyse..

a good point; özledim. bu iyiye işaret değilmi?
a bad point; ben hemen aptallar gibi bağlanmaya başlıyorum. ve iç güdülerimde hemen alarm vermeye başlıyor "Kaç kurtar kendini" diye... süt yoğurt ve üfleme paradoksu... ve yoğurt kabına attıran adam üçlemesi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder