16 Temmuz 2011 Cumartesi

belkide biz insanlar göremediğimiz bir çok şeyi öldürüyoruz

havuz başındaydım. tamda evimden uzaklara gitmek üzereydim. gözüm ilişti sana birden. üzerinde bembeyaz bir elbise vardı. çok masum ve güzel gösteriyordu seni. saçların kıvırcık ve kabarık... en sevdiğimdendi. hatta daha önce hiç bu kadar kabarttığını görmemiştim. sonra seninde gözlerin benimkilere ilişti. en güzel gülümsemeni takınıp bana doğru yaklaşmaya başladın. gerçi senden nefret etmem gerekiyordu ama; gerçekten istedim yanıma gelmeni.
-merhaba
-merhaba
-nasılsın arda?
-iyiyim sen nasılsın?
-teşekkür ederim. seni görmek istedim. öleceğim, yanında uyuyabilirmiyim bu akşam?
düşündüm bu soruyu baya bi. anlam veremedim. "neden?" diye sordum kendi kendime. gerçi bende çok özlemiştim onu. ama tekrar başlamakta istemiyordum herşeye.
-olur
dedim. kendime inanamayaraktan. merak ediyordum çünkü. gerçi birazda saf saf tekrar herşeyin güzl olabileceğine inanmak istiyordum. ve seçtiği elbise stratejik bir seçimdi. gelinlik içerisinde görmek istemiştim bir zamanlar onu. bunu çağrıştırdı belkide bana elbisesi.

biraz vakit geçirdik. herzamanki gibi. eğlendik, küçük tatlı hoş şakalar yaptık. ta ki gece gelinceye kadar. kastettiği şeyi bende anladım. üzerimize kara bir bulut gibi çökmüştü ölüm. ve giderekte yaklaşıyordu.

-güvenli bir yere geçmeliyiz
-bu akşamı görmüştüm. öldürüleceğim.
-gördüğün şeyi nasıl değiştirebiliriz tam olarak emin değilim, ama çizginin dışına çıkabilmek için farklı birşeyler denemeliyiz.
bana ne gördüğünü anlatmaması önemliydi. çünkü o da biliyordu objektifliğimi korumam için bu gerekliydi.
-ne yapalım.
-ters birşeyler yapmalıyız. en azından şansımızı böyle denemek zorundayız. dışarı çıkmayalım. burda, kendimizi en çok savunabileceğimiz yerde bekleyelim.

evde eskiden kalma bir hamam vardı. kalan vaktimi de orayı uygun hale getirmeye harcadım. tavandaki yağmur vanalarını açtım. kadının kokusunu almasını istemiyordum. çünkü o su kokulu bir kadın dı. amacım dikkatini dağıtmaktı gelecek olan şeyin.
kadını arkama aldım ve kapıları gözetlemeye başladım. vakit yaklaşmaya başlamıştı. ve birden arkamdan bir ses geldi.

-görüyorum onu işte orda
hemen karşımdaki kapıyı işaret ediyordu. gözlerim aradı onu hemen. ama lanet olsun hiçbirşey göremiyordum.
-LANET OLSUN SANA. GEL VE BIÇAĞIMIN TADINA BAK!
belkide hiçbirşey yapamayacaktım, ama tehtitkar olmak bu durumda avanyajlıydı. göz dağı vermek durumu kavrayana kadar gerekli vakti sağlamak zorundaydı bana.
-işte orda sol arkaya doğru gidiyor.
istemsiz olarak bir iki adım ileri attım. içgüdüsel birşey. görmem gerekiyordu. tavandan boşalan su görüşümü engelliyordu çünkü. gerçi o yaratığında içeri girmesini engelliyordu
-göremiyorum.
birkaç saniye daha geçti
-göremiyorum dedim.
işte o birkaç saniye içerisinde herşey olup bitmişti. ben daha anlayamadan soldaki odaları dolaşıp, hamamın diğer girişine kadar gelmiş. ve su kokulu kadına saldırmıştı.
ve ben arkamı dönüp baktığımda neredeyse çok geç olmak üzereydi. gerçi hala göremiyordum onu. ama kadın boynuna saldıran birşeyi uzaklaştırmaya çalışıyor gibiydi.
beklemedim. bende kendimi o tarafa attım. elimdeki bıçağı deliler gibi savurduğumu hatırlıyorum. belkide on kere boşluğa salladım. tahmin bile edemezsiniz o anın ne kadar kötü bir his olduğunu. sevdiğiniz birini kurtarmak elinizdeyken bunu başaramıyor olmak kadar kötü birşey yok. her boşa sallayışım ölümün; kazanmasına bir adım daha yaklaşışıydı.
-vurdum. VURDUM ONU!
birkaç bıçak darbesi daha ve işi bitmişti. gerçi benim ve kadının heryeride kan revan içerisindeydi, ama yaratığın işini bitirmiştim.
-iyimisin?
biraz hırıltılı bir ses ile
-evet. boğazıma saldırdı piçkurusu.
-ney o? göremiyorum hala.
içgüdülerimle savaşmıştım. komik değilmi, göremediğim birşeyi öldürmüştüm az önce. düşündürdü beni. belkide biz insanlar göremediğimiz bir çok şeyi öldürüyoruz.
-bir kedi. inanamıyorum. bir kedi; beni öldürmeye çalışan şey. iyiki vardın. yoksa başaracaktı da. piçkurusu boynumu ısırdı.
-kedimi? eheh, çok seviyordun kedileri be kadın. ironik olmuş.
-dalga geçme arda. pansuman yapalım.

ve böylece kurtarmıştım, bir zamanlar aşık olduğum kadını ölümden. heryerimiz sırılsıklam, yarabere içerisindeydi belki. ama gün ışığını görmeden önce ona sarılarak uyuyabilecektim artık.

VE UYANDIM UYKUMDAN AMK!!! hiçte öyle değilmiş. ona sarılarak uyuyamayacakmışım. ve sonra da sinir oldum bünyeme. nedir abi bu. bu nasıl bi sevmek amk? haketmeyene dağlar kadar çiçek vermek isteyen bilinçaltımı sikiym. üzdün beni bilinçaltı. ne güzel tatlı hayaller kurdun bana. içinde eriyip gittim senin yüzünden. söyle bana; nasıl gülsün yüzüm bu gün? ha söyle.
kazık attın bana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder